degerler

listen to the pronunciation of degerler
التركية - الإنجليزية

تعريف degerler في التركية الإنجليزية القاموس.

değerler
(Hukuk) assets
değerler
values

Tom has no moral values. - Tom'un ahlaki değerleri yok.

We don't share the same values. - Aynı değerleri paylaşmıyoruz.

değer
value

The functions sine and cosine take values between -1 and 1 (-1 and 1 included). - Sinüs ve kosinüs fonksiyonları -1 ve 1 arasında bir değer alır (-1 ve 1 dahil).

It is of little value. - O, çok az değerlidir.

değer
worth

The museum is worth a visit. - Müze görülmeye değer.

That topic is worth discussing. - Bu konu tartışılmaya değer.

demokratik değerler
(Hukuk) democratic values
değer
price

I think it's worth the price. - Sanırım bu fiyata değer.

A man can know the price of everything and the value of nothing. - Bir insan her şeyin fiyatını bilebilir ve hiçbir şeyin değerini bilemez.

değer
{i} rate

How would you rate that? - Bunu nasıl değerlendirirdin?

The value of the dollar declines as the rate of inflation rises. - Doların değeri enflasyonun yükselme oranında düşer.

değer
worth, worthy; value, worth; price; merit, worth
değer
valuation

Valuation is not always objective. - Değerlendirme her zaman objektif değildir.

değer
specification
değer
merit

To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin. - Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.

değer
worthwhile

It is worthwhile learning Spanish. - İspanyolca öğrenmeye değer.

It is worthwhile to read this book. - Bu kitap okumaya değer.

değer
worthiness
değer
{i} amount

Your suggestion amounts to an order. - Öneriniz emir değerindedir.

değer
precious

All socks are very precious. - Tüm çoraplar çok değerlidir.

Gold is the most precious of all metals. - Altın tüm metallerin en değerlisidir.

değer
estimation
değer
desert

In the desert, water is worth its weight in gold. - Çölde, suyun ağırlığı altın değerindedir.

değer
(Bilgisayar) values

He always values his wife's opinions. - O, her zaman karısının görüşlerine değer verir.

The functions sine and cosine take values between -1 and 1 (-1 and 1 included). - Sinüs ve kosinüs fonksiyonları -1 ve 1 arasında bir değer alır (-1 ve 1 dahil).

değer
moral

Moral values are important in society. - Ahlaki değerler toplumda önemlidir.

He has no moral values. - O hiçbir ahlaki değere sahip değil.

değer
esteem

This is the love that esteems others better than oneself. - Bu başkalarını kendinden daha iyi değer veren sevgidir.

He esteems the professor highly. - O, profesöre oldukça değer veriyor.

değer
(Bilgisayar) change to
değer
(Ticaret) nominal
menkul değerler
(Ticaret) security
menkul değerler
(Ticaret) bull market
menkul değerler borsası
(Ticaret) stock exchange
menkul değerler piyasası
(Ticaret) stock market
menkul değerler piyasası
(Ticaret) stockmarket
nakit benzeri değerler
(Ticaret) cash equivalents
değer
dignity
değer
{i} reading

This is a book worth reading. - Bu kitap okumaya değer.

Do you think this book is worth reading? - Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?

değer
goodwill
değer
significance
değer
weight

The value of the coins depended on the weight of the metal used. - Paraların değeri kullanılan metalin ağırlığına bağlıydı.

In the desert, water is worth its weight in gold. - Çölde, suyun ağırlığı altın değerindedir.

değer
cost

Don’t think of cost. Think of value. - Fiyatını düşünmeyin. Değerini düşünün.

Is eating organic food worth what it costs? - Organik gıda yemek maliyetine değer mi?

değer
account

In judging his work, we must take his lack of experience into account. - İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.

alfa nümerik değerler
alphanumeric values
değer
currency

In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira. - Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.

When a currency depreciates, that has an inflationary effect on the economy of the country of the currency. - Bir para birimi değer kaybettiği zaman, bu para ülke ekonomisi üzerinde enflasyonist bir etkiye sahiptir.

menkul değerler
securities
ahlâki değerler
moral values
ahlâki değerler
eternal verities
cari değerler muhasebesi
current value accounting
değer
dearness
değer
merit, worth
değer
worthy

The event is worthy of remembrance. - Olay hatırlamaya değer.

There was nothing worthy of remark at the fair. - Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.

değer
costliness
değer
value, worth
değer
person of great merit
değer
worthy of

The event is worthy of remembrance. - Olay hatırlamaya değer.

His performance was worthy of praise. - Onun gösterisi övgüye değerdi.

değer
worthy of; worth: zahmete değer bir ödül a prize worth struggling for
değer
(Matematik) value
değer
preciousness
değer
figure

Tom figured it was worth a try. - Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.

değer
meaning

My existence is worthless and meaningless. - Benim varlığım değersiz ve anlamsız.

değer
at
ekstrem değerler
extreme values
formel değerler
(Pisikoloji, Ruhbilim) formal values
limit değerler
(Havacılık) extreme values
manevi değerler
intangibles
menkul değerler takası
(Ticaret) securities clearing
mevcut değerler
(Ticaret) assets in hand
ortak değerler
(Hukuk) common values
repo konusu menkul değerler
(Ticaret) securities subject to repo
salt değerler olarak
(Bilgisayar) save unformatted values
التركية - التركية

تعريف degerler في التركية التركية القاموس.

Değer
value
Değer
fehamet
Değer
kıymet
değer
Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet
değer
Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse
değer
Kişinin isteyen, ihtiyaç duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey
değer
Yüksek ve yararlı nitelik. Üstün, yararlı nitelikleri olan (kimse): "Bu kız aramaya, düşünmeye değer bir şey değildi."- R. N. Güntekin
değer
Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı
değer
Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, paha
değer
Yüksek ve yararlı nitelik
sosyal değerler
Toplumun fertlerini birbirine yaklaştıran, bir arada tutan; toplumun devamını sağlayan temel yargılar, değerler
degerler
المفضلات