to defy an enemy; to defy the power of a magistrate; to defy the arguments of an opponent; to defy public opinion.
Mary kesinlikle partide en güzel kızdı.
- Mary was definitely the prettiest girl at the party.
Kesinlikle Mary'den daha güzelsin.
- You're definitely prettier than Mary.
Onu açıklamak için sana meydan okuyorum.
- I defy you to make it public.
Ben bu sorunu çözmen için sana meydan okuyorum.
- I defy you to solve this problem.
Onlar kralın yasalarına meydan okudular.
- They defied the laws of the king.