Anavatanlarını işgalcilere karşı savundular.
- They defended their homeland against the invaders.
Onlar ülkelerini savundular.
- They defended their country.
Tom kendini savunmak için hiçbir girişimde bulunmadı.
- Tom made no attempt to defend himself.
Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
- Paris did her best to defend her liberties.
Kendini bu suçlamalara karşı korumak için buraya gelmedi.
- She didn't come here to defend herself against these accusations.
Ükemizi yabancı saldırısından korumak zorundayız.
- We have to defend our country from the foreign aggression.
Çocuklarımı yetiştireceğim böylece hurafeden korunmuş olacaklar.
- I will raise my children so that they will be protected from superstition.
Timsah korumalı bir türdür.
- The crocodile is a protected species.
Tom Mary'yi korumalıydı.
- Tom should've protected Mary.
Çiçekler havaya karşı korunmaktadır.
- The flowers are protected against the weather.
Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.
- I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it.
Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
- Paris did her best to defend her liberties.
Anne kedi yavrularını korudu.
- The mother cat protected her kittens.
Polis memuru tanığı korudu.
- The policeman protected the witness.
Korunan alanlarda avcılık yasaktır.
- In protected areas hunting is prohibited.
Brother, seyde Sir Launcelot, wyte you well I am full loth to departe oute of thys reallme, but the quene hath defended me so hyghly that mesemyth she woll never be my good lady as she hath bene..
The vertue is, that neither steele, nor stone / The stroke thereof from entrance may defend .