dedektif

listen to the pronunciation of dedektif
التركية - الإنجليزية
detective

He reads detective stories on occasion. - O, zaman zaman dedektif hikayeleri okur.

I felt like reading the detective story. - Canım dedektif hikayesi okumayı istedi.

dick
hawkshaw
operative
dick (Slang); spotter
detective, sleuth
investigative
ferret
investigator

Tom hired a private investigator to dig up dirt on his wife and her lover. - Tom karısının ve aşkının kirli çamaşırlarını ortaya dökmek için bir özel dedektif kiraladı.

She hired a private investigator. - O, bir özel dedektif kiraladı.

pertaining to detectives
bloodhound

Detective Dan Anderson stayed on the trail like a bloodhound. - Dedektif Dan Anderson bir tazı gibi iz üzerinde kaldı.

plainclothesman
house detective
plain clothes man
tec
{i} sleuth

There is a sleuth under us. - Altımızda bir dedektif var.

shadow

Tom thinks he's being shadowed by a private detective. - Tom özel bir dedektif tarafından gölge gibi izlendiğini düşünüyor.

{i} spotter
dedektif filmi
whodunit
dedektif romanı
whodunit
dedektif gibi
detective
özel dedektif
operative
özel dedektif
shamus
özel dedektif
private eye

She hired a private eye. - O bir özel dedektif kiraladı.

التركية - التركية
Gizli polis, polis hafiyesi: "En usta dedektifleri bile şaşkına çevirecek kadar dolaşık ve karışık bir olaydı."- Y. K. Karaosmanoğlu. Özel soruşturmayla görevlendirilmiş kimse
DEDEKTİF
(Osmanlı Dönemi) Fr. Hususi araştırma yapan, tâkib ve tarassudda bulunan polis
dedektif
المفضلات