O gelenek azalmaktadır.
- That custom is on the decrease.
Şehrin nüfusu yıldan yıla azalmaktadır.
- The population of the town decreases year by year.
Borcunu azaltmak için ne yapmalısın?
- What should you do to decrease your debt?
Evi temizlemem için geçen zamanı büyük ölçüde azaltmak istiyorum.
- I would like to drastically decrease the amount of time it takes me to clean the house.
Şehrin nüfusu yıldan yıla azalmaktadır.
- The population of the town decreases year by year.
O gelenek azalmaktadır.
- That custom is on the decrease.
İlaç onun acısını azalttı.
- The medicine decreased his pain.
Bu ilaç ağrını azaltacak.
- This medicine will decrease your pain.
Bu kurabiyelerdeki şekeri azaltmalılar.
- They should decrease the sugar in these muffins.
İlaç onun acısını azalttı.
- The medicine decreased his pain.
Bu kurabiyelerdeki şekeri azaltmalılar.
- They should decrease the sugar in these muffins.
Ne yazık ki kavşaklardaki trafik sinyallerinin sayısını artırmak trafik kazalarının sayısın azaltmaya yardımcı olmadı.
- Unfortunately, increasing the number of traffic signals at intersections didn't help decrease the number of traffic accidents.
1990'dan beri metan salımları %11 oranında azalmıştır.
- Since 1990, methane emissions have decreased by 11%.
Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.
- The university's endowment has decreased steadily over the last ten years.
Pirinç üretimi azaldı.
- Production of rice has decreased.
İlaç onun acısını azalttı.
- The medicine decreased his pain.
Japonya'nın pirinç tüketimi azalıyor.
- Japan's consumption of rice is decreasing.
Ülke ithalatını azaltmayı hedefliyor.
- The country is aiming at decreasing its imports.
... to decrease the friction. ...
... But we found the result, we do decrease the number of death ...