Kararı öğretmenimize bırakalım.
- Let's leave the decision to our teacher.
Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.
- He explained later how he made this decision.
Bir karar almak zorundayız.
- We have to make a decision.
Bazen çabuk karar almak önemlidir.
- Sometimes it is important to take a decision quickly.
Arkadaşlarımın kararlarını yargılamamaya çalışırım.
- I try not to judge my friends' decisions.
Birçok kişi yargıcın kararı ile aynı fikirde değildi.
- Many people disagreed with the judge's decision.
Hem baban hem de ben senin kararın sonuçlarını anlıyoruz.
- Both your father and I understand the consequences of your decision.
O kararın geniş kapsamlı ve ciddi sonuçları olacaktır.
- That decision will have far-reaching and serious consequences.
Öğrenciler hükümetin kararına karşı protesto yapıyorlar.
- Students have been protesting against the government's decision.
Japon hükümeti önemli bir karar verdi.
- The Japanese government made an important decision.
It's a tough decision, but I'll take vanilla.
He has won twice by knockout, once by decision.
... Some companies do this, but we don't make decisions based on ...
... on an idea, make their own decisions. ...