Karar vermek size kalmış.
- It's for you to decide.
Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
- Let's draw lots to decide who goes first.
Sigarayı bırakmaya karar verdi.
- He decided to quit smoking.
Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
- I decided to be happy because it's good for my health.
Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
- Let's draw lots to decide who goes first.
İş için kimi seçeceğine karar vermek sana kalmış.
- It rests with you to decide whom to choose for the job.
O zaman ben de Muhafazakarım dedi Anne kararlı bir şekilde.
- Then I'm Conservative too, said Anne decidedly.
O, niyetinde oldukça kararlıydı.
- He was quite decided in his determination.
Öncelikle karar verilmesi gerekenlere karar veririz sonra iki takıma ayrılırız.
- First, we decide on what needs to be decided, then we split into two teams.
Eşim ve ben ikizler için isimler üzerinde karar veremiyoruz.
- My wife and I can't decide on names for the twins.
decide against something: bir şeyin aleyhinde karar vermek.
They're finally taking the plunge and getting married.
İlk olarak isim üzerinde karar vermek zorundayız.
- In the first place we have to decide on the name.
Sanırım o kararlaştırılmış.
- I guess it's decided.
Sigarayı bırakmaya karar verdi.
- He decided to quit smoking.
İşinden ayrılmaya karar verdi.
- She decided to quit her job.
Her şey pazartesi günü belli olacak.
- Everything will be decided on Monday.
Yağmura rağmen biz dışarı çıkmak için karar veriyoruz.
- Despite the rain, we're deciding to go out.
Gittikçe daha fazla insan et yemeyi durdurmaya karar veriyor.
- More and more people are deciding to stop eating meat.
Tom partide ne giyeceğine karar vermede zorlanıyor.
- Tom is having a hard time deciding what to wear to the party.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
- The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
Duvarları açık maviye boyamaya karar verdik.
- We've decided to paint the walls light blue.
O, neye karar verildiğini uzun uzadıya açıkladı.
- He explained at length what had been decided.
Mary işe geri dönmeye karar verse, Tom kesinlikle memnun olmaz.
- Tom certainly wouldn't be pleased if Mary decided to go back to work.
Sigara içmekten kesin olarak vazgeçti.
- He decided to give up smoking once and for all.
Benim tartışmasız tercihim bu seçeneklerden dördüncüsü ve sonuncusudur.
- My decided preference is the fourth and the last of these alternatives.
I have decided that it is healthier to walk to work.
Her last-minute goal decided the game.
It decides me to look into the matter, for if it is worth anyone's while to take so much trouble, there must be something in it.
It is easy to show that the set of even numbers is decidable by creating the relevant Turing machine.
... eventually users might decide, wait a second, we don't like ...
... the parent and the child decide where to send their ' their ' their student. ...