I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
I like to play sport for fun not for competition.
- Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
It ain't like before, you know.
- O eskisi gibi değil, biliyorsun.
I ain't worried about what he might say.
- Onun söyleyebileceği şey hakkında endişeli değilim.
I am not gay, but my boyfriend is.
- Ben eşcinsel değilim, ama benim erkek arkadaşım eşcinsel.
I am not the captain of the new team.
- Ben yeni takımın kaptanı değilim.
Hope is not a strategy.
- Ummak bir strateji değildir.
John is not as old as Bill; he is much younger.
- John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.