I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
Hope is not a strategy.
- Ummak bir strateji değildir.
Two out of three ain't bad.
- Üçünde ikisi kötü değil.
The trouble with the world isn't that people know too little, but they know so many things that ain't so.
- Dünya ile ilgili sorun insanların çok az bilmesi değil fakat öyle olmayan çok şey bilmeleridir.
I am nothing but a poor peasant.
- Fakir bir köylüden başka bir şey değilim.
I am not the captain of the new team.
- Ben yeni takımın kaptanı değilim.
You have added a comment, not a translation. To add a translation, click on the «あ→а» icon above the sentence.
- Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için, cümle üzerindeki «あ→а» simgesine tıklatın.
John is not as old as Bill; he is much younger.
- John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.