Because I didn't take the bus, I'm not home yet.
- Otobüse binmediğimden dolayı,henüz evde değilim.
I'm not a fan of Kim Kardashian.
- Kim Kardashian'ın bir hayranı değilim.
Hope is not a strategy.
- Ummak bir strateji değildir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
The trouble with the world isn't that people know too little, but they know so many things that ain't so.
- Dünya ile ilgili sorun insanların çok az bilmesi değil fakat öyle olmayan çok şey bilmeleridir.
It ain't like before, you know.
- O eskisi gibi değil, biliyorsun.
I am not tired. Neither am I.
- Yorgun değilim. Ben de.
To tell the truth, I am not your father.
- Doğruyu söylemek gerekirse, ben senin baban değilim.
You have added a comment, not a translation. To add a translation, click on the «あ→а» icon above the sentence.
- Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için, cümle üzerindeki «あ→а» simgesine tıklatın.
YouTube is not a good website.
- YouTube iyi bir web sitesi değildir.
After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
- Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
Tom might have visited Mary in Boston last week. I'm not sure.
- Tom geçen hafta Boston'da Mary'yi ziyaret etmiş olabilir. Emin değilim.