I'm not satisfied with the restaurant's service.
- Ben restoranın servisinden memnun değilim.
Because I didn't take the bus, I'm not home yet.
- Otobüse binmediğimden dolayı,henüz evde değilim.
I like to play sport for fun not for competition.
- Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
I ain't worried about what he might say.
- Onun söyleyebileceği şey hakkında endişeli değilim.
Two out of three ain't bad.
- Üçünde ikisi kötü değil.
I am nothing but a poor peasant.
- Fakir bir köylüden başka bir şey değilim.
I am not tired. Neither am I.
- Yorgun değilim. Ben de.
John is not as old as Bill; he is much younger.
- John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
YouTube is not a good website.
- YouTube iyi bir web sitesi değildir.
Tom might have visited Mary in Boston last week. I'm not sure.
- Tom geçen hafta Boston'da Mary'yi ziyaret etmiş olabilir. Emin değilim.
I'm not sure right now.
- Şu anda emin değilim.