değilim

listen to the pronunciation of değilim
التركية - الإنجليزية
I'm not

Because I didn't take the bus, I'm not home yet. - Otobüse binmediğimden dolayı,henüz evde değilim.

I'm not a fan of Kim Kardashian. - Kim Kardashian'ın bir hayranı değilim.

değil
not

Hope is not a strategy. - Ummak bir strateji değildir.

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

değil
no
değil
ain't

The trouble with the world isn't that people know too little, but they know so many things that ain't so. - Dünya ile ilgili sorun insanların çok az bilmesi değil fakat öyle olmayan çok şey bilmeleridir.

It ain't like before, you know. - O eskisi gibi değil, biliyorsun.

değil
un-
değil
aint
değil
isn
değil
not in
değil
nto
adam değilim
I'll be damned if (I will/do)
adam değilim!
(Konuşma Dili) I'll be damned
bilmez değilim
i am not unaware that
değil
am not

I am not tired. Neither am I. - Yorgun değilim. Ben de.

To tell the truth, I am not your father. - Doğruyu söylemek gerekirse, ben senin baban değilim.

değil
a let alone: Süt değil a, su bile yok. - There is no water, let alone milk
değil
No, ...: "Ev güzel miydi?" "Değil." "Was the house beautiful?" "No, it wasn't." "Burada mı?" "Değil." "Is he here?" "No, he isn't."
değil
not a

You have added a comment, not a translation. To add a translation, click on the «あ→а» icon above the sentence. - Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için, cümle üzerindeki «あ→а» simgesine tıklatın.

YouTube is not a good website. - YouTube iyi bir web sitesi değildir.

değil
un
değil
(initially or in anticipation of a verb) not only, let alone: Değil laleler, leylaklar bile açtı. Not only the tulips but even the lilacs have bloomed
değil
not: Mutlu değil. She is not happy
emin değilim
I'm not sure

After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here. - Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.

Tom might have visited Mary in Boston last week. I'm not sure. - Tom geçen hafta Boston'da Mary'yi ziyaret etmiş olabilir. Emin değilim.

henüz sipariş vermek için hazır değilim
I'm not ready to order yet
seninle aynı fikirde değilim
(Argo) pig's arse!
التركية - التركية

تعريف değilim في التركية التركية القاموس.

değil
Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan kelime: "Bu direniş çetin değil, haşin değil, yürek burkucuydu."- T. Buğra
değilim
المفضلات