değiştiren

listen to the pronunciation of değiştiren
التركية - الإنجليزية
one that alters
changer
one that modifies
(Bilgisayar) modified by
(Bilgisayar) changed by
(Bilgisayar) modified
alterative
değiştiren ilaç
alterative
değiştiren kimse
converter
değiştiren şey
modifier
dekorları değiştiren kimse
sceneshifter
değiş
barter

He was bartering information. - Bilgi değiş tokuş ediyordu.

cinsiyet değiştiren
transgender
değiş
swap

Would you like to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misin?

Do you want to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misiniz?

değiş
{f} varying

There are varying explanations. - Değişik açıklamalar var.

değiş
vary

Prices vary by location. - Fiyatlar konuma göre değişir.

Social customs vary from country to country. - Sosyal gelenekler ülkeden ülkeye değişir.

değiş
{f} ranging

In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. - Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.

Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest. - 12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.

değiş
{f} range

In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius. - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

Because the distance between the Sun and Mars varies, temperatures range from -125 degrees Celsius in the Martian winter to 22 degrees Celsius in the Martian summer. - Güneş ve Mars arasındaki mesafe değiştiği için, sıcaklıklar Mars kışında -125 santigrat derece ile Mars yazında 22 santigrat derece arasında değişir.

değiş
{f} change

That will change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That won't change anything. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiş
{f} changing

He's always changing his mind. - O her zaman fikrini değiştiriyor.

Tom is in the garage changing his oil. - Tom garajda yağını değiştiriyor.

değiş
{f} alternating
değiş
{f} altering

He's proposing a suggestion for altering the research method. - O araştırma yöntemini değiştirmek için bir öneri teklif ediyor.

I'm tired of altering my plans every time you change your mind. - Senin her fikrini değiştirdiğin zaman planlarımı değiştirmekten usandım.

değiş
{f} alternate
ağız değiştiren kimse
shuffler
değiş
exchange; trade
değiş
contact

If the address changes, please contact us. - Eğer adres değişirse, lütfen bizimle bağlantı kurun.

din değiştiren kimse
apostate
din değiştiren kimse
vert
din değiştiren kimse
deserter
durmadan yön değiştiren
choppy
hızlı kostüm değiştiren artist
quick change artist
hızlı kıyafet değiştiren
quick change
odanın havasını değiştiren kokulu tablet
pastille
oynadıkça renk değiştiren
iridescent
parti değiştiren milletvekili
rat
sürekli iş değiştiren kimse
floater
التركية - التركية

تعريف değiştiren في التركية التركية القاموس.

değiş
Bir şey verip yerine başka bir şey alma, mübadele, trampa
değiş
Değme işi veya biçimi
değiştiren
المفضلات