değişmesi

listen to the pronunciation of değişmesi
التركية - الإنجليزية
ecdysis
The shedding of an outer layer of skin in snakes, crustaceans and insects; moulting
a coming out; as, the ecdysis of the pupa from its shell; exuviation
{i} molting, shedding of skin (in snakes, etc.)
The act of shedding, or casting off, an outer cuticular layer, as in the case of serpents, lobsters, etc
deniz seviyesi değişmesi
(Çevre) sea level change
değiş
barter

He was bartering information. - Bilgi değiş tokuş ediyordu.

değiş
swap

Tom wishes he could swap places with Mary. - Tom yerleri Mary ile karşılıklı değiştirebilmeyi diliyor.

Do you want to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misiniz?

iyon değişmesi
(Çevre) ion exchange
değiş
{f} varying

There are varying explanations. - Değişik açıklamalar var.

değiş
vary

Opinions vary from person to person. - koşullardan insandan insana değişir.

Prices vary by location. - Fiyatlar konuma göre değişir.

değiş
{f} ranging

Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest. - 12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.

In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. - Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.

değiş
{f} range

In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius. - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

Because the distance between the Sun and Mars varies, temperatures range from -125 degrees Celsius in the Martian winter to 22 degrees Celsius in the Martian summer. - Güneş ve Mars arasındaki mesafe değiştiği için, sıcaklıklar Mars kışında -125 santigrat derece ile Mars yazında 22 santigrat derece arasında değişir.

değiş
{f} change

That will change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That won't change anything. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiş
{f} changing

Tom is in the garage changing his oil. - Tom garajda yağını değiştiriyor.

Tom's favorite singer is always changing. - Tom'un favori şarkıcısı sürekli değişiyor.

değiş
{f} alternating
değiş
{f} altering

He's proposing a suggestion for altering the research method. - O araştırma yöntemini değiştirmek için bir öneri teklif ediyor.

I'm tired of altering my plans every time you change your mind. - Senin her fikrini değiştirdiğin zaman planlarımı değiştirmekten usandım.

değiş
{f} alternate
anlam değişmesi
semantic change
boyut değişmesi
(Fizik) change in dimensions
değiş
exchange; trade
değiş
contact

If the address changes, please contact us. - Eğer adres değişirse, lütfen bizimle bağlantı kurun.

duyguların birden değişmesi
revulsion
ergenlik çağında sesin değişmesi
puberty vocal change
fikir değişmesi
change of heart
frekans değişmesi
frequency shift
grid değişmesi
(Askeri) grid variation
grid değişmesi
(Askeri) grivation
hacim değişmesi
change in volume
harekat komutasının değişmesi
(Askeri) change of operational control
inanç değişmesi
change of heart
nispi fiyat değişmesi
(Ticaret) relative price change
risk değişmesi
(Ticaret) variation of risk
ritmin birden değişmesi
syncopation
ses tonunun değişmesi
inflection
ses tonunun değişmesi
inflexion
sözcük sırasının değişmesi
chiasmus
vardiya değişmesi
shift change-over
şartların değişmesi
vicissitudes
التركية - التركية

تعريف değişmesi في التركية التركية القاموس.

anlam değişmesi
Anlamın daralması, genişlemesi, kayması veya bayağılaşması
değiş
Bir şey verip yerine başka bir şey alma, mübadele, trampa
değiş
Değme işi veya biçimi
ses değişmesi
Dilde kendiliğinden veya bir etkenle oluşan ses başkalaşması: hidmet > hizmet, kaçtı > kaştı, Necdet > Nejdet gibi
değişmesi
المفضلات