Tom came to our house uninvited.
- Tom evimize davetsiz geldi.
An uninvited guest is a pleasant surprise.
- Davetsiz bir misafir hoş bir sürprizdir.
We don't like unexpected guests.
- Davetsiz misafirleri sevmiyoruz.
Happiness is always unexpected.
- Her zaman davetsiz gelir mutluluk.
I had to decline the invitation because I was ill.
- Hasta olduğum için daveti geri çevirmek zorunda kaldım.
President Lincoln accepted the invitation.
- Başkan Lincoln daveti kabul etti.
I didn't want to intrude.
- Ben davetsiz gelmek istemedim.
A few months ago I received a call from Mr Lemond.
- Birkaç ay önce Bay Lemond'dan bir davet aldım.
You should've called her.
- Onu davet etmeliydin.
We invited him to the dinner party.
- Biz onu akşam yemeği partisine davet ettik.
I go to any party I am invited to.
- Davet edildiğim herhangi bir partiye giderim.
I challenged Tom to a race.
- Tom'u bir yarışa davet ettim.
Tom was stupid enough to challenge Mary to a game of chess.
- Tom Mary'yi bir satranç oyununa davet edecek kadar aptaldı.
The corporation invited bids for the construction project.
- yolsuzluk, inşaat-yapı projesi için fiyat teklifine davet etti