Tom came to our house uninvited.
- Tom evimize davetsiz geldi.
You shouldn't go into somebody's home uninvited.
- Davetsiz olarak birinin evine gitmemelisin.
We don't like unexpected guests.
- Davetsiz misafirleri sevmiyoruz.
Happiness is always unexpected.
- Her zaman davetsiz gelir mutluluk.
President Lincoln accepted the invitation.
- Başkan Lincoln daveti kabul etti.
I'm grateful for the invitation.
- Ben, davet için minnettarım.
I didn't want to intrude.
- Ben davetsiz gelmek istemedim.
You should've called her.
- Onu davet etmeliydin.
Each member was called upon.
- Her üye davet edildi.
We invited him to the dinner party.
- Biz onu akşam yemeği partisine davet ettik.
I go to any party I am invited to.
- Davet edildiğim herhangi bir partiye giderim.
It's going to be a big challenge.
- Bu büyük bir davet olacak.
Tom accepted Mary's challenge to a tennis match.
- Tom Mary'nin bir tenis maçına davetini kabul etti.
The corporation invited bids for the construction project.
- yolsuzluk, inşaat-yapı projesi için fiyat teklifine davet etti