You ought to have invited him, but you didn't.
- Onu davet etmeliydin fakat etmedin.
He invited her to go to the concert.
- Onu konsere davet etti.
I could kick myself for not inviting Tom and Mary to my party.
- Tom'u ve Mary'yi partime davet etmediğim için kendime sitem edebilirdim.
Thank you for inviting me to your birthday party.
- Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.