Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.
- He leaves a widow and a daughter.
Kız evlat saçını fırçalar.
- The daughter brushes her hair.
Tom her zaman bir kız evlat istedi.
- Tom always wanted a daughter.
Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.
- He leaves a widow and a daughter.
Mary onun kızına bağırmakla ilgili kendini suçlu hissetti.
- Mary felt guilty about yelling at her daughter.
Kızınız bir uyuşturucu bağımlısı.
- Your daughter is a drug addict.
Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
- Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was impatient to see his daughter.
Joneslar kızlarını sever.
- The Joneses love their daughter.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was very impatient to see his daughter.
Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.
- I'm Helen Cartwright's daughter.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter.