Tom her zaman bir kız evlat istedi.
- Tom always wanted a daughter.
Kız evlat saçını fırçalar.
- The daughter brushes her hair.
Kız evlat saçını fırçalar.
- The daughter brushes her hair.
Tom her zaman bir kız evlat istemişti.
- Tom had always wanted a daughter.
Kralın kızını kazanmalıyım! diye bağırdı ikisi de.
- I shall win the king's daughter! they both cried.
Anne, kızının saçına bir kurdele bağladı.
- The mother tied a ribbon in her daughter's hair.
Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
- Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Joneslar kızlarını sever.
- The Joneses love their daughter.
Onun Mary adında bir kızı var.
- She has a daughter whose name is Mary.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Your girl turned up on our doorstep.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter.
... I didn't know my daughter was going to reach up ...
... to inspire her daughter, and now has a new job from that new training that she's gotten. ...