Tom likes to dunk his biscuit in his coffee.
- Tom bisküvisini kahvesine daldırmaktan hoşlanır.
He cut some branches off the oak tree.
- O, meşe ağacından bazı dallar kesti.
Patty was so short that she couldn't reach the branch.
- Patty o kadar kısaydı ki dala yetişemedi.
Tom is a dive master.
- Tom bir dalış ustasıdır.
Pat stripped off his clothes and dived in.
- Pat elbiselerini çıkardı ve içeri daldı
I heard a twig crack.
- Bir dal çatırtısı duydum.
Tom heard a twig crack.
- Tom bir dalın çatladığını duydu.
Why don't we duck back inside?
- Niçin içeri dalmıyoruz?
Bill dived into the river to save the drowning child.
- Bill boğulan çocuğu kurtarmak için nehre daldı.
Pat stripped off his clothes and dived in.
- Pat elbiselerini çıkardı ve içeri daldı
I fell asleep before father came back home
- Babam eve dönmeden önce uykuya daldım.
Tom fell back to sleep.
- Tom tekrar uykuya daldı.
Is there any dipping sauce for this grilled meat?
- Bu ızgara et için bir daldırma sos var mı?
Have you ever tried scuba diving?
- Hiç aletli dalış denedin mi?
I get a kick from diving.
- Ben dalmaktan heyecan duyuyorum.
It is about time we bought a new microwave oven.
- Yeni bir mikro dalga fırın almamızın zamanı geldi de geçti.
Mary bought Tom a copy of How to Win Friends and Influence People, by Dale Carnegie.
- Mary Tom'a Dale Carnegie tarafından yazılmış Nasıl dost kazanılır ve insanları nasıl etkilersin'in bir kopyasını satın aldı.
The baby was sound asleep in her mother's arms.
- Bebek annesinin kucağında uykuya dalmıştı.
I fell asleep with my laptop on.
- Laptopum açıkken uykuya daldım.
Is there any dipping sauce for this grilled meat?
- Bu ızgara et için bir daldırma sos var mı?
Hummus is a dip or spread made from chickpeas.
- Humus nohuttan yapılmış bir daldırma veya yaymadır.