I demand punctuality.
- Ben dakiklik istiyorum.
Punctuality is not my strength. I am always late.
- Dakiklik benim gücüm değil. Ben hep geç kalırım.
Can't you ever be punctual? I have been waiting here for one hour.
- Hiç dakik olamaz mısın? Bir saattir burada bekliyorum.
You cannot calculate on his punctuality.
- Onun dakikliğine güvenemezsin.
The bus will arrive at the station in fifteen minutes.
- Otobüs on beş dakika içinde istasyona gelecek.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
Tom was exactly twelve minutes late.
- Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.
You have exactly thirteen minutes to finish this.
- Bunu bitirmek için tam olarak on üç dakikan var.