daireler

listen to the pronunciation of daireler
التركية - الإنجليزية
Apartments
in circles
circles

Red circles on the map mark schools. - Harita üzerindeki kırmızı daireler okulları gösterir.

daire
{i} department

The head of our department is a man named Tom Jackson. - Bizim dairenin başkanı Tom Jackson adında bir adam.

We all know what we owe to our country. The tax department lets us know. - Ülkemize ne borçlu olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Vergi dairesi bize bildirir.

daire
{i} apartment

Tom shared the apartment with Mary and three other friends. - Tom, Mary ve diğer üç arkadaşı ile daireyi paylaştı.

I'm busy looking for an apartment. - Ben bir daire aramakla meşgulüm.

daireler arası müşterek görev kuvveti başkanı
(Askeri) director, joint inter-agency task force
daireler çizerek uçmak
wheel around
daireler çizerek uçmak
wheel about
daireler çizerek uçmak
stack
daire
round

I'd like to buy everyone a round. - Herkese bir daire almak istiyorum.

daire
board
daire
rooms

I want to rent an apartment with two rooms. - İki odalı bir daire kiralamak istiyorum.

Our flat has five rooms. - Bizim dairemizin beş tane odası var.

daire
apartments
daire
(Tıp) circulus
daire
(Matematik) closed disc
daire
(Turizm) suit
daire
(Matematik) circular region
daire
(Argo) unit
daire
pad
daire
circ
daire
(Bilgisayar) rounds
daire
cycle
daire
compartment
daire
ring
daire
circle

I drew a circle with compasses. - Pergelle bir daire çizdim.

We sat around the fire in a circle. - Daire şeklinde ateşin etrafına oturduk.

Daire
welfare office
daire
circle round
daire
circle; department, office, bureau; flat, apartment, dwelling; limit, range
daire
room, section
daire
disc

Sami discovered Layla's body in her apartment. - Sami, Leyla'nın cesedini Leyla'nın dairesinde buldu.

It was thought the Earth is a flat disc. - Dünyanın düz bir daire olduğu düşünülüyordu.

daire
apartment, flat
daire
(Hukuk) agency, office
daire
hoop
daire
department, section (of an administrative office)
daire
bureau

The weather bureau says it will rain tonight. - Metoroloji dairesi bu gece yağmur yağacağını söylüyor.

daire
verge
daire
tambourine
daire
(Geometri) circle
daire
range, limits (of a discussion)
daire
(Hukuk) (mahkeme) chamber
daire
{i} circuit
daire
{i} chamber
daire
division
daire
orb
التركية - التركية
(Hukuk) DEVAİR
(Osmanlı Dönemi) devâir
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Hezimet ve musibet. Beliye-i muhita
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Ev veya apartman katı
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Yazıhane
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Bir manevi te'sirin hükmü geçtiği mahal
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Çember, düz yuvarlak şekil
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Büyük bir idare adamının makamı
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Sınır içi
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Büro, büyük ev, konak
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Resmi hükümet makamlarından her biri
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Dönüp dolaşıp meydana gelen hâdise ve inkılâb
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Mat: Merkezden aynı uzaklıktaki noktaların çevirdiği düzlük parçası
Daire
kat
Daire
mak
Daire
teğre
daire
Bir çemberin içinde kalan düzlem parçası
daire
Zilli tef
daire
Bir yapı veya gemide belli bir işe ayrılmış bölüm: "Yemeği, selamlık dairesinin üst katındaki yemek salonunda yediler."- M. Ş. Esendal
daire
Belli sınır, ölçü
daire
Belirli devlet işlerini çevirmekle görevli kuruluşlardan her biri ve bunların içinde çalıştıkları yapı
daire
Bir yapının konut olarak kullanılan bölümlerinden her biri, kat: "Bu koskoca binanın, pasajın arka tarafında bir kısım daireleri ayrıca kiraya verilmiş."- H. F. Ozansoy
daire
Belirli devlet işlerini çevirmekle görevli kuruluşlardan her biri ve bunların içinde çalıştıkları yapı: "Eskiden hem bir dairede beraber bulunmuşlar, hem de silah arkadaşlığı etmişlerdi."- R. H. Karay
daire
Soyut kavramlarda belli sınır, ölçü
daire
Bir yapı veya gemide belli bir işe ayrılmış bölüm
daire
Saz takımında usul vurmaya yarayan tef
daire
Bir yapının konut olarak kullanılan bölümlerinden her biri, kat
daireler
المفضلات