dai̇mî

listen to the pronunciation of dai̇mî
التركية - الإنجليزية

تعريف dai̇mî في التركية الإنجليزية القاموس.

daimi
{s} permanent

Tom has no permanent address. - Tom'un hiçbir daimi adresi yok.

Permanent peace is nothing but an illusion. - Daimi barış, illüzyondan başka bir şey değildir.

daimi
{s} constant

Life seems to have been a constant struggle for her ever since she left home. - Evi terk ettiğinden beri hayat onun için daimi bir mücadele haline geldi.

The only thing constant in this world is change. - Bu dünyada daimi tek şey değişimdir.

daimi
perpetual
daimi
standing
daimi
Constant, permanent, perpetual
daimi
imprescriptible
daimi
invariable
daimi
perdurable
daimi
endless
daimi
indissoluble
daimi olarak
permanently
daimi görev
(Askeri) permanent duty
daimi üye
permanent memberregular member
Daimi Temsilciler Komitesi
(Hukuk) Committee of Permanent Representatives (COREPER), Permanent Representatives Committee (COREPER)
daimi / sürekli nitelik
(Hukuk) inclusive nature
daimi akış
steady flow
daimi başkan
permanent chairman
daimi bütçe
(Askeri) continuous budget
daimi delege
permanent delegate
daimi diyalog süreci
(Hukuk) permenant process of dialogue
daimi dosya
(Askeri) perm file
daimi encümen
standing committee
daimi kadro
permanent staff
daimi ordu
standing army
daimi tarafsızlık
(Hukuk) permanent neutrality
daimi temsilci (NATO)
(Askeri) permanent representative (NATO)
daimi çatışma kuralları
(Askeri) standing rules of engagement
daimi üye
(rusya) presidium
daimi üyelik
(Hukuk) permenant seat
daimi
(Otomotiv) full time
daimi
eterne
daimi
steady
daimi
non-transitory
AET-Ticaret ve Sanayi Odaları Daimi Konferansı
(Hukuk) Permanent Meeting of the Chambers of Commerce and Industry of the EEC
Avrupa Topluluğu nezdinde Türkiye daimi temsilciliği
(Hukuk) permanent delegations of Turkey within the European Community
Birimler Arası Daimi Komitesi (Birleşmiş Milletler (UN)); geçici kuvvet komutanı
(Askeri) Interagency Standing Committee (UN); interim acting service chief
Deniz Kuvvetleri Kriminal Araştırma Dairesi daimi birliği
(Askeri) Naval Criminal Investigative Service resident unit
Deniz Kuvvetleri Kriminal Araştırma Dairesi daimi temsilcisi
(Askeri) Naval Criminal Investigative Service resident agent
atom harekat koordinasyonu için daimi harekat talimatları
(Askeri) standing operating procedures for coordination of atomic operations
avrupa topluluğu üyesi daimi üye
Eurocrat
daimi
{s} habitual
daimi
eternal

Eric is an eternal optimist. - Eric daimi bir iyimserdir.

daimi
stending
daimi
everlasting
daimi
{s} abiding
ekonomik ve ticarî işbirliği daimi komitesi
(Hukuk) standing committee for economic and commercial cooperation
il daimi encümeni advisory and financial committee of
a provincial assembly
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) (Devam. dan) Sürekli, devamlı
daimi
Sürekli, kalıcı, temelli, gedikli
daimi
Sürekli, kalıcı, temelli, gedikli: "Romanyalılar ve Macarlarla harp daimî bir hâl almıştır."- F. R. Atay
dâimî
(Osmanlı Dönemi) devamlı
dai̇mî
المفضلات