They excluded John from the club.
- Onlar John'ı kulüpten dışladılar.
Others were excluded too, right?
- Diğerleri de dışlandı, değil mi?
Layla was ostracized by society.
- Leyla toplum tarafından dışlandı.
I was basically ostracized.
- Temel olarak dışlanmıştım.
Speech is external thought, and thought internal speech.
- Konuşma dış düşünce ve düşünce iç konuşmadır.
That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
Is there life in outer space?
- Dış uzayda yaşam var mı?
Storms have abraded the outer layer of paint.
- Fırtınalar boyanın dış tabakasını aşındırdı.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
- Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.
Have you ever been to a foreign country?
- Hiç yurt dışında bulundun mu?
He is well versed in foreign affairs.
- O dışişlerinde iyi deneyimlidir.
I wish you would shut the door when you go out.
- Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
I can't go out because I have a lot of homework.
- Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
He rushed out of the office.
- O ofisten dışarı fırladı.
You are off the point.
- Konunun dışına çıktın.
It is getting dark outdoors.
- Dışarıda hava kararıyor.
She doesn't get outdoors much.
- O, evin dışına fazla çıkmaz.
Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
- Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
She managed to keep up appearances.
- O, dışarıya belli etmedi.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
Innovators think outside the box.
- Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
Could we have a table outside?
- Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
Wisdom does not preclude love.
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
Exoplanets are planets that are outside the solar system.
- Ötegezegenler, güneş sistemi dışındaki gezegenlerdir.
The exosphere is the outermost layer of our atmosphere.
- Egzosfer atmosferimizin en dış tabakasıdır.
She went out without saying good-bye.
- Hoşça kal demeden dışarı çıktı.
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.