It is getting dark outdoors.
- Dışarıda hava kararıyor.
Nobody wants to work outdoors on a cold day.
- Soğuk bir günde kimse dışarıda çalışmak istemez.
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
Nobody wants to work outdoors on a cold day.
- Soğuk bir günde kimse dışarıda çalışmak istemez.
Today, we have to sleep outdoors.
- Bugün, dışarıda uyumak zorundayız.
I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
- Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
Play outside instead of watching TV.
- TV izleme yerine dışarıda oynayın.
Both the brothers were out.
- Kardeşlerin her ikisi de dışarıdalardı.
Could we have a table outside?
- Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
- O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
Who is in charge of the office while the boss is away?
- Patron dışarıdayken ofisin sorumlusu kim?
I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
- Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
Tom put his hat on and went outside.
- Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
Tom doesn't like to be out late at night.
- Tom gece geç saatte dışarıda olmaktan hoşlanmaz.
Everybody wants to be outside.
- Herkes dışarıda olmak istiyor.
I don't like to sit outside.
- Ben dışarıda oturmaktan hoşlanmıyorum.
He put weather stripping around the door to keep out drafts.
- Taslakları dışarıda tutmak için kapının etrafına tecrit şeridi koydu.
It costs a lot of money to eat out.
- Dışarıda yemek yemek çok pahalıya mal olur.
I can't go out because I have a lot of homework.
- Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
He rushed out of the office.
- O ofisten dışarı fırladı.
Make sure to turn off all the lights before going out.
- Tüm ışıkların kapatıldığından emin ol dışarıya çıkmadan önce.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
Sami would never go outside of his house.
- Sami asla evinden dışarı çıkmazdı.
The outside of the house was very run down.
- Evin dışarısı çok köhneydi.
A young person is waiting for you outside.
- Genç bir adam seni dışarıda bekliyor.
A person named Sato came to visit while you were out.
- Sen dışarıdayken Sato isimli biri seni ziyarete geldi.