dışarı çıkma

listen to the pronunciation of dışarı çıkma
التركية - الإنجليزية
egression
egress
bounce out
dışarı çıkmak
go out

I was obliged to go out yesterday. - Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.

Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun. - Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.

dışarı çık
went out

I went out with my friends. - Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.

Which student went out? - Hangi öğrenci dışarı çıktı?

dışarı çıkmak
step out
dışarı çıkmak
move out

Sami wanted to move out. - Sami dışarı çıkmak istiyordu.

dışarı çıkmak
(deyim) come out for
dışarı çıkmak
protrude
dışarı çıkmak
pop out
dışarı çıkmak
(Konuşma Dili) go for
dışarı çık
gone out

He has gone out for lunch already. - O zaten öğle yemeği için dışarı çıktı.

I'm afraid he's just gone out. - Maalesef o az önce dışarı çıktı.

dışarı çık
walkout
dışarı çıkmak
step outside
dışarı çıkmak
climb out of
dışarı çıkmak
to go out, to pop out
dışarı çıkmak
1. to go out. 2. to defecate
dışarı çıkmak
issue
dışarı çıkmak
pass out