düzle

listen to the pronunciation of düzle
التركية - الإنجليزية
{f} levigate
{f} smoothing
{f} smooth
düz
smooth

I think that will go smoothly. - Bunun düzgünce gideceğini düşünüyorum.

The opening statement went smoothly. - Açılış konuşması düzgünce gitti.

düzlemek
{f} plane
düzlemek
{f} smooth
düzlemek
smooth out
düz
plain

I'm just a plain old office worker. - Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım.

She wore a plain blue dress. - O, düz mavi bir elbise giydi.

düz
straight

Also Felicja has blonde straight hair. - Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var.

Go straight up the street for about 100 meters, and you will get to the junction of three roads. - Caddede yaklaşık 100 metre kadar düz gidin, ve üç yollu kavşağa varırsınız.

düz
flat

Its surface was as flat as a mirror. - Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.

The earth is round, not flat. - Dünya yuvarlaktır, düz değil.

düz
{s} even

Tom organized the event. - Tom etkinliği düzenledi.

Tom has been calling me regularly every evening. - Tom her akşam düzenli olarak beni arıyor.

düzlemek
{f} even
düz
erect
düz
in plane
düz
(Tıp) planum
düz
glacé
düz
offset
düz
(Dilbilim) unrounded
düz
nonstriated
düz
clear-cut
düz
marble
düz
upright
düz
(Bilgisayar) solid
düz
(Tekstil) glace
düz
limit
düz
(Bilgisayar) regular

Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases. - Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.

Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible? - Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?

düz
(Otomotiv) flat base
düzlemek
straighten
düzlemek
grade
düzlemek
level out
düz
flattened
düz
right

Cheer up! Everything will soon be all right. - Neşelen! Her şey yakında düzene girecek.

Go along this street and turn right at the bank. - Bu sokaktan düz git ve bankadan sağa dön.

düz
glabrous
düz
horizontal
düz
level

Her acting is on the level of a professional. - Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.

Have you checked the oil level recently? - Son zamanlarda yağ düzeyini kontrol ettin mi?

düz
direct
düzlemek
level
düzlemek
rub down
düz
levigate
düz
the plain
düz
straight through
düz
flat of
düz
straight on

Go straight on, and you will find the store. - Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.

düz
flatwise
düz
slick
düz
flatways
düz
a grape raki
düz
unflavoured Turkish rakı duziko
düz
plane

The sum of the angles of a triangle on a spherical plane is more than 180 degrees. - Küresel bir düzlemde bir üçgenin açılarının toplamı 180'den dereceden daha fazladır.

Geometry is based on points, lines and planes. - Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.

düz
flush

The toilet doesn't flush properly. - Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.

düz
platy
düz
form

Form a straight line! - Düz bir sıra oluşturun.

düz
rectus
düz
lank
düz
plat

He set the table with cups, saucers, plates and chargers. - O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.

Where are the plates arranged? - Plakalar nerede düzenlenmiş?

düz
forehand
düz
running
düzlemek
smooth over
düzlemek
flush
düzlemek
flatten
düzlemek
point up
düzlemek
to smooth, flatten, level
düzlemek
slick
düzlemek
(tahta vb.) try out
düzlemek
to mill, machine
düzlemek
to grade (land, road)
düzlemek
sleek
düzlemek
plaster
düzlemek
to smooth, to level, to flatten
düzlemek
shallow