It's nice to drive on a smooth road.
- Düzgün bir yolda sürmek güzel.
Her smooth entry into the ranks of the royal family will help to dispel these fears.
- Onun kraliyet ailesinin saflarına düzgün girişi bu korkuların giderilmesine yardımcı olacaktır.
I can't think straight right now.
- Şu anda düzgün düşünemiyorum.
You have very straight teeth.
- Çok düzgün dişlerin var.
Good health consists of proper eating and moderate exercise.
- İyi sağlık düzgün beslenme ve ölçülü egzersizden ibarettir.
If the door doesn't fit, you might have to shave off a bit of the wood until it closes properly.
- Kapı uymuyorsa, düzgün şekilde kapanana kadar ahşabı biraz rendelemek zorunda kalabilirsin.
Do I look presentable?
- Düzgün görünüşlü görünüyor muyum?
Tom is presentable, isn't he?
- Tom düzgün görünüşlü, değil mi?
I can do the job right!
- Ben işi düzgün yapabilirim!
I can't think straight right now.
- Şu anda düzgün düşünemiyorum.
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
- Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.
It is rather sad to see people who can't even use their mother tongue correctly.
- Kendi anadilini bile doğru düzgün kullanamayan insanları görmek çok üzücü.
Each of the girls was dressed neatly.
- Kızların her biri düzgün bir şekilde giyinmişti.
Tom is always very neatly dressed.
- Tom her zaman çok düzgün giyimlidir.
My ideal woman is shapely, intelligent and a polyglot.
- Benim ideal kadınım, düzgün, akıllı ve çok dillidir.