dürtücü

listen to the pronunciation of dürtücü
التركية - الإنجليزية
impulsive
challenging
dürtü
drive

Tom has no drive or ambition. - Tom'un hiçbir dürtü veya hırsı yok.

She has a low sex drive. - Onun düşük bir cinsel dürtüsü var.

dürtü
{i} urge

He felt a sudden urge to write a novel. - Bir roman yazmak için ani bir dürtü hissetti.

Tom felt the urge to confess. - Tom itiraf etme dürtüsü hissetti.

dürtü
{i} stimulation
dürtü
{i} impulse

It was hard to resist the impulse to wring Tom's neck. - Tom'un boynunu sıkma dürtüsüne karşı koymak zordu.

Sometimes it's hard to resist the impulse to burst out laughing. - Bazen kahkahayla gülme dürtüsüne karşı koymak zordur.

dürtü
incentive
dürtü
motivate
dürtü
spike
dürtü
spur
dürtü
motive
dürtü
leverage
dürtü
compulsion

He could not control his compulsion to kill. - O, öldürme dürtüsünü kontrol edemedi.

dürtü
impulsion
dürtü
challenge
dürtü
psych. drive, compulsion, impulse
dürtü
ginger
dürtü
drive, motive, impulse, incentive
dürtü
motivation
dürtü
(Hukuk) impetus
dürtü
prod
dürtü
provocation
التركية - التركية

تعريف dürtücü في التركية التركية القاموس.

dürtü
Fizyolojik veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim
dürtü
Fizyolojik veya ruhi dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim
dürtü
Fizyolojik veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim, muharrik
dürtücü
المفضلات