President Arthur wanted to reduce the tariffs.
- Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.
That store had to reduce their prices.
- O mağaza, fiyatlarını düşürmek zorunda kaldı.
Tom seems to be unwilling to lower the price.
- Tom fiyatı düşürmek için isteksiz görünüyor.
The government explicitly declared its intention to lower taxes.
- Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
I just want to humiliate her.
- Ben sadece onu küçük düşürmek istiyorum.
I just want to humiliate Tom.
- Sadece Tom'u küçük düşürmek istiyorum.
It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
Tom dropped his pencil.
- Tom kalemini düşürdü.
You must be careful not to drop the eggs.
- Yumurtaları düşürmemek için dikkatli olmalısın.
Be careful. Don't drop the tray.
- Dikkatli ol. Tepsiyi düşürme.
We must try to bring down costs.
- Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.
The demand was brought down by increases in imports.
- İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
The good harvest brought down the price of rice.
- İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.
- İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..
Tom was happy that his landlord lowered the rent.
- Tom onun ev sahibi kirayı düşürdüğü için mutlu oldu.