düşürme

listen to the pronunciation of düşürme
التركية - الإنجليزية
{i} reduction
dropping
degradation
rollback
overthrow
spill
causing to fall
throw
abort
drop

Take care not to drop that glass. - Bardağı düşürmemek için dikkat et.

Next time, don't drop it. - Gelecek sefer onu düşürmeyin.

fall
düşürmek
{f} drop
düşürmek
reduce

The opposition party put forward a bill to reduce income tax. - Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.

President Arthur wanted to reduce the tariffs. - Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.

düşürmek
lower

What are some foods you can eat to lower your cholesterol? - Kolesterolünü düşürmek için yiyebileceğin bazı yiyecekler nedir?

The government clearly stated its intention to lower taxes. - Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça ifade etti.

düşürmek
{f} throw
düşürmek
curtail
düşürmek
send down
defter değerini düşürme
(Ticaret) write-down
düşür
(Bilgisayar) drop

It would break if you dropped it. - Eğer düşürürsen kırarsın.

I almost dropped the plates. - Ben neredeyse tabakları düşürüyordum.

düşürmek
trip
düşürmek
reduce to
düşürmek
decrease
gizlilik derecesini düşürme
(Askeri) downgrade
düşür
sent down
düşür
bring down

We must try to bring down costs. - Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.

düşür
brought down

The good harvest brought down the price of rice. - İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.

The demand was brought down by increases in imports. - İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.

düşür
let fall
düşür
{f} lower

The government lowered taxes for lower-income families. - Hükümet düşük gelirli aileler için vergileri düşürdü.

Tom was happy that his landlord lowered the rent. - Tom onun ev sahibi kirayı düşürdüğü için mutlu oldu.

düşür
downgrade
düşür
plunk down
düşür
send down
düşürmek
bring down
düşürmek
tumble down
düşürmek
dump
düşürmek
dip
düşürmek
crash
düşürmek
detract from
düşürmek
topple
düşürmek
pare down
düşürmek
fell
düşürmek
pull dawn
düşür
bring#down
değerini düşürme
depression
değerini düşürme
depreciation
düşür
bringdown
düşür
unhorse
düşür
plunkdown
düşür
broughtdown
düşür
abort
düşür
sentdown
düşür
senddown
düşürmek
knock off
düşürmek
spill
düşürmek
scale down
düşürmek
to pass, expel (intestinal worms, gallstones, kidney stones)
düşürmek
to remove from power; to overthrow
düşürmek
(birıni) trip
düşürmek
put down
düşürmek
beat down
düşürmek
to drop; to topple; to reduce; (fiyat) to mark sth down; (çocuk) to miscarry; (uçak) to bring sth down; (futbolda) to bring sb down; to overthrow, to topple, to bring sb down; to get (sth) easily/cheaply
düşürmek
flop
düşürmek
to miscarry; to abort
düşürmek
cause to fall
düşürmek
roll back
düşürmek
deflate
düşürmek
to get (something) at a bargain
düşürmek
to drop, let fall
düşürmek
mark down
düşürmek
overthrow
düşürmek
take from
düşürmek
let fall
düşürmek
step down
düşürmek
depress
düşürmek
precipitate
düşürmek
let down
düşürmek
(fiyat) screw down
düşürmek
slim down
düşürmek
sink
düşürmek
tumble
düşürmek
unhorse
düşürmek
topple over
düşürmek
droop
düşürmek
fling
enflasyonu düşürme programı
(Hukuk) disinflation programme
gözden düşürme
discredit
güçten düşürme
debilitation
kefeli taşı ile düşürme
scaling
küçük düşürme
humiliation

How can you bear such a humiliation? - Böyle bir küçük düşürmeye nasıl katlanabilirsin?

paranın değerini düşürme
devaluation
personel sayısını düşürme
reduction of staff
personel sayısını düşürme
staff reductions
personel sayısını düşürme
retrenchment
piyasayı düşürme eğilimi olan
bearish
tetik düşürme
(Askeri) trigger squeeze
topu düşürme
fumble
tuzağa düşürme
circumvention
vites düşürme
(Otomotiv) down shifting
çocuk düşürme
miscarriage, abortion
çocuk düşürme
abortion, miscarriage
çocuk düşürme
miscarriage

Miscarriage is a heart-breaking experience. - Çocuk düşürme içler acısı bir deneyim.

التركية - التركية
Düşürmek işi
Düşürmek işi: "Arkadaşının münasebetsiz bir fiyat söyleyerek piyasayı düşürmesinden korkmuştu."- R. N. Güntekin
Düşürmek
(Osmanlı Dönemi) TURUR
Düşürmek
çelmek
Düşürmek
(Osmanlı Dönemi) DAMM
Düşürmek
(Osmanlı Dönemi) HAT'ET
değer düşürme
Fiyatını indirme, değerini aşağıya çekme
düşürmek
Zayıf bırakmak, gücünü azaltmak: "Annemi verem iyiden iyiye düşürmüştü."- Y. K. Beyatlı
düşürmek
Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak
düşürmek
Değerini, fiyatını indirmek
düşürmek
Iskat etmek
düşürmek
Değerli bir şeyi ucuz veya kolay ele geçirmek
düşürmek
Değerli bir şeyi ucuz veya kolay elde etmek
düşürmek
Azaltmak
düşürmek
Vücuttan atmak
düşürmek
Taş, solucanı vücuttan atmak
düşürmek
Zayıf bırakmak, gücünü azaltmak
düşürmek
Uğratmak
düşürme
المفضلات