The movie star ate crow many times because of all the thoughtless things she said.
- Film yıldızı söylediği bütün düşüncesiz şeylerden dolayı hatasını kabul etmekte defalarca zorlandı.
It's thoughtless of her to say so.
- Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir.
I didn't mean to be inconsiderate.
- Düşüncesiz olmak istemedim.
You're very inconsiderate.
- Sen çok düşüncesizsin.
You don't want to do anything rash.
- Düşüncesiz bir şey yapmak istemiyorsun.
Tom is an impulsive buyer.
- Tom düşüncesiz bir alıcı.
Tom is a little impulsive, isn't he?
- Tom biraz düşüncesiz, değil mi?
Mary is an imprudent young woman.
- Mary düşüncesiz bir genç kadındır.