düşünülme

listen to the pronunciation of düşünülme
التركية - الإنجليزية

تعريف düşünülme في التركية الإنجليزية القاموس.

düşün
{f} think

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

I think it'll rain today. - Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.

düşün
think of

What do you think of modern art? - Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?

Every time I hear that song, I think of my high school days. - O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.

düşün
thought

Words express thoughts. - Kelimeler düşünceleri ifade eder.

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

düşünülmek
to be thought of
düşün
ponder

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

Let's ponder that for a moment. - Onu bir an için düşünelim.

düşün
turn over
düşün
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
{f} thinking

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful. - Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.

düşün
{f} picturing
düşün
cogitate
düşün
cast about
düşün
ponder of
düşün
contemplate

He contemplated their plan. - O onların planı üzerinde düşündü.

The doctor contemplated the difficult operation. - Doktor zor operasyonu düşünüp taşındı.

düşün
meditate

Tom used to meditate every morning. - Tom her sabah düşünüp taşınırdı.

I'm trying to meditate. - Düşünmeye çalışıyorum.

düşün
{f} deliberate

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

düşün
think up
düşünülmek
to be thought
düşünülmek
thought

Many Deaf people dislike being thought of as disabled. - Birçok sağır insan özürlü olarak düşünülmekten hoşlanmazlar.

Attractive women are often thought to be dumb. - Çekici kadınların genellikle aptal olduğu düşünülmektedir.

düşün
idea

We all consider your idea to be impractical. - Hepimiz senin fikrinin kullanışsız olduğunu düşünüyoruz.

I have no idea what that guy is thinking. - Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.

düşün
concept
düşün
product of the mind
düşün
excogitate
düşün
considering

Tom's third marriage was unhappy and he was considering yet another divorce. - Tom'un üçüncü evliliği mutsuzdu ve hâlâ bir kez daha boşanmayı düşünüyordu.

His suggestion is worth considering. - Onun önerisi düşünmeye değer.

düşün
considered

Tom considered his options. - Tom seçeneklerini düşündü.

Tom considered changing his job. - Tom işini değiştirmeyi düşündü.

düşün
thinkup
التركية - التركية
Düşünülmek işi
düşün
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide
düşünülmek
Düşünme işine konu olmak veya düşünme durumunda bulunulmak