In the sunlight my head started to spin, and I lay down to have a rest on the grass.
- Güneş ışığında kafam dönmeye başladı ve dinlenmek için çim üzerinde uzandım.
What makes the earth spin?
- Dünya'nın dönmesine ne neden olur?
Conversion to the metric system was opposed by tool manufacturers.
- Metrik sisteme dönmeye üreticileri tarafından karşı çıkıldı.
She did not turn up after all.
- Beklenenin tersine geri dönmedi.
He never turns his back on a friend in need.
- Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
Sami's world stopped turning.
- Sami'nin dünyası dönmeyi bıraktı.
Before turning, put on your blinkers to warn other drivers.
- Dönmeden önce diğer sürücüleri uyarmak için sinyal lambalarını yak.
What I like best is going on Ferris wheels.
- Dönme dolaba binmek benim en sevdiğim şeydir.
Do you know who invented the Ferris wheel?
- Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?
She loved fat men, so she decided to convert to Buddhism.
- O şişman erkekleri seviyordu, bu yüzden Budizm'e dönmeye karar verdi.
We're going to have to turn back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
We have to turn back.
- Geri dönmek zorundayız.
He left the Mexican capital to return to Texas.
- O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
We have to turn back.
- Geri dönmek zorundayız.
We're going to have to turn back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
If you don't want to come back, I'll understand.
- Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.
We'll have to come back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
Who were you with on the Ferris wheel?
- Dönme dolapta kimle birlikteydin?
The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago.
- İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.
The leaves of the trees turn yellow in fall.
- Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.
I order you to turn right.
- Sana sağa dönmeni emrediyorum
Do you think I'm too old to go back to school?
- Benim okula geri dönmek için çok fazla yaşlı olduğumu düşünüyor musunuz?
Tom didn't want to go back to where he was born.
- Tom doğduğu yere geri dönmek istemiyordu.
The last time I called her she told me that she wants to get back to Italy.
- Onu son aradığımda, bana İtalya'ya dönmek istediğini söyledi.
Tom has to get back to work.
- Tom işe geri dönmek zorunda.
Dave never returned to school again.
- Dave asla tekrar okula geri dönmedi.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
The caterpillar transformed into a beautiful butterfly.
- Tırtıl güzel bir kelebeğe dönüştü.
A steam engine is a machine by means of which heat is transformed into work.
- Bir buhar makinesi onun vasıtasıyla ısının işe dönüştürüldüğü bir makinedir.
Do you know who invented the Ferris wheel?
- Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?
The world's first Ferris wheel was built in Chicago. It was named after its contructor, George Washington Gale Ferris, Jr.
- Dünyanın ilk dönme dolabı Şikago'da yapıldı. Ona yapımcısının adı verildi, George Washington Gale Ferris, Jr.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
Tom isn't going to back down.
- Tom sözünden dönmeyecek.
Tom refused to back down.
- Tom sözünden dönmeyi reddetti.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
The Earth is rotating from West to East.
- Dünya batı'dan doğuya doğru dönüyor.
At the equator, the Earth is rotating at a speed of about about 2200 kilometers per hour.
- Ekvatorda, Dünya yaklaşık saatte 2200 kilometre hızla dönüyor.
The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
- Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
He left the Mexican capital to return to Texas.
- O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
When will you return?
- Ne zaman geri döneceksin?
After a long absence, she returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
The president was forced to return to Washington.
- Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
I think I have to go back on a diet after Christmas.
- Sanırım ben Noel'den sonra diyete geri dönmek zorundayım.
Tom had to go back the way he'd come.
- Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.
We'll have to come back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
Tom would've liked to stay longer, but he had to get back to the office.
- Tom daha uzun kalmak isterdi ama ofise geri dönmek zorundaydı.
Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work.
- Tom Mary'den kalmasını rica etti fakat o işe geri dönmek zorundaydı.
Snow began whirling through the street.
- Kar sokaklarda fırıl fırıl dönmeye başladı.
There was a storm, and snow began whirling through the street.
- Bir fırtına vardı ve kar sokaklarda fırıl fırıl dönmeye başladı.