تعريف dönem في التركية الإنجليزية القاموس.
- period
We have French in third period.
- 3. dönemde Fransızca dersimiz var.
My last period was two months ago.
- Benim son dönemim iki ay önceydi.
- term
Most students are doing preparation for the term examination.
- Çoğu öğrenciler dönem sınavı için hazırlık yapıyor.
It is impossible for me to finish my term paper by tomorrow.
- Benim yarına kadar dönem ödevimi bitirmem imkansızdır.
- spell
The spell of drought did severe damage to the harvest.
- Kuraklık dönemi ürüne ciddi hasar verdi.
We have had a long spell of cold weather.
- Uzun bir soğuk hava dönemi geçirdik.
- (Matematik) periot
- stage
All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
- Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
- failure recovery
- (Askeri) age
All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
- Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
The age of nuclear power is not yet over.
- Nükleer enerjinin dönemi henüz bitmedi.
- mileage
- fit
- terminal
- session
- epoch
- circle
- date
This custom dates from the Edo period.
- Bu gelenek Edo döneminden kalma.
- term (of a legislature until the next election)
- round (in boxing)
- day
- period of time, period, era
- period, era, epoch; term, semester
- (Hukuk) period, phase
- semester
What are you going to take this semester?
- Bu dönem ne alacaksın?
Tom failed English last semester.
- Tom son dönem İngilizcede başarısız oldu.
- school term, semester
- era
A samurai in the Edo era carried two swords.
- Edo Döneminde bir samuray iki kılıç taşıdı.
No schools for the deaf existed in that era.
- O dönemde işitme engelliler için okul yoktu.
- season
It's going to cost you a lot more to stay at that hotel during high season than during low season.
- İşin yoğun olduğu dönemde o otelde kalmak sana işin düşük olduğu dönemde kalmaktan çok daha fazlaya mal olacaktır.
- run
We will become happy in the long run.
- Uzun dönemde mutlu olacağız.
- dönem sonuna ait
- terminal
- dönem ödevi
- (Eğitim) term paper
Taro is writing a term paper.
- Taro, dönem ödevi yazıyor.
Tom is working on a term paper.
- Tom bir dönem ödevi üzerinde çalışıyor.
- dönem dönem
- from time to time
- dönem izni
- (Ticaret) leave off absence
- dönem izni
- (Eğitim) leave of absence
- dönem karı
- period income
- dönem karı
- (Ticaret) profit for the period
- dönem net karı
- (Ticaret) profit for the period
- dönem net karı
- (Ticaret) net profit for the period
- dönem net zararı
- (Ticaret) net loss for the period
- dönem ödevi
- term homework
- dönem başı
- (Ticaret) beginning of period
- dönem bitimi, dönem sonu
- (Hukuk) end of period
- dönem filmi
- (Sinema) costume drama
- dönem gideri
- (Ticaret) period cost
- dönem giderleri
- (Ticaret) running expenses
- dönem harcamaları
- quarter expenditures
- dönem karı/zararı
- (Ticaret) period income/loss
- dönem koşulları
- conditions o the period
- dönem masrafları
- (Ticaret) time cost
- dönem masrafları
- (Ticaret) period cost
- dönem net geliri
- (Ticaret) net income for the period
- dönem oranı
- (Bilgisayar) rate per term
- dönem prevalansı
- (Tıp) period prevalence
- dönem sonu
- end of term
- dönem sonu
- end of period
- dönem sonu tatili
- termtime
- dönem sınavları
- collections
- dönem tespiti
- (Askeri) age determination
- dönem usulü ile
- (üniv.) terminally
- dönem zararı
- (Ticaret) loss for the financial year
- Dönem ödevi
- term work
- ilk dönem
- prime
- parlak dönem
- unfolding
- anal dönem
- anal stage
- antik dönem
- (Tarih) ancient period
- antik dönem
- (Tarih) ancient history
- ara dönem
- (Ticaret) interim period
- aynı dönem
- same period
- baz dönem
- (Ticaret) base period
- bin yıllık dönem
- millennia
- devoniyen dönem
- (Coğrafya) devonian period
- ekonomik dönem
- economic cycle
- erken dönem
- early period
- geçerli dönem
- (Bilgisayar) current period
- ikinci dönem
- second period
- ikinci dönem
- (Eğitim) second semester
- ikinci dönem
- (Ticaret) second term
- kambriyen dönem
- (Coğrafya) cambrian period
- kuaterner dönem
- (Coğrafya) quaternary period
- kısa dönem
- (Ticaret) short term
- kısa dönem
- bout
- net dönem karı
- (Ticaret) net profit for the year
- oral dönem
- oral stage
- permiyen dönem
- (Coğrafya) permian period
- sağmal dönem
- (Tıp) intramammary infusion
- tarihsel dönem
- historical period
- temel dönem
- base period
- tersiyer dönem
- (Coğrafya) tertiary period
- triyasik (dönem)
- triassic
- uzun dönem
- long-range
- uzun dönem
- (Ticaret) long-term
There is a lack of long-term vision for Europe.
- Avrupa için uzun dönemli bir vizyon eksikliği var.
Three long-term inmates of the state penitentiary have just escaped.
- Devlet ceza evinden üç uzun dönem mahkum kaçtı.
- uzun dönem
- long-run
- yeni dönem
- new period
- yeni dönem
- new age
- yeni dönem
- new era
- ara dönem finansal tablolar
- interim financial tables/reports
- 200 yıllık dönem
- bicentenary
- AB Dönem Başkanlığı
- (Hukuk) Presidency of the EU
- afet sonrası dönem
- postimpact phase
- afet öncesi dönem
- preimpact phase
- altı yüzyıllık dönem
- sexcentenary
- antealerjik dönem
- (Tıp) anteallergic periode
- ara dönem
- (Hukuk) interragnum period
- beş yıllık dönem
- lustrum
- bin yıllık dönem
- millennium
- bir dönem takıldık
- we hooked up
- birinci dönem larva
- (Biyoloji) first instar
- bulaşıcı dönem
- (Tıp) communicable period
- buzularası dönem
- (Jeoloji) interglacial epoch
- cari dönem bilançosu
- (Ticaret) current period balance sheet
- doğal dönem
- (Fizik) natural period
- durgun dönem
- (Ticaret) off-peak period
- eksi yarı dönem
- (Bilgisayar) negative half-wave
- elli yıllık dönem
- semicentennial
- en güzel dönem
- pink
- en parlak dönem
- heyday
- epidemik dönem
- (Tıp) epidemic period
- fallik dönem
- phallic stage
- geçen dönem
- last semester
Tom failed French last semester.
- Tom geçen dönem Fransızcadan başarısız oldu.
- geçmiş dönem
- previous period
- güvenli dönem
- safe period
- güç dönem
- (deyim) a bed of nails
- güç dönem
- (deyim) a bed of thorns
- harp sonrası dönem
- (Hukuk) post-war period
- harp öncesi dönem
- (Hukuk) pre-war era
- hükümdarsız dönem
- interregnum
- iki dönem yağmurlu
- (Meteoroloji) birainy
- ilk dönem
- first period
- işin en yoğun olduğu dönem
- high season
- karanlık dönem
- dark period
- komünist dönem
- communist era
- kritik dönem
- climacteric
- kurak dönem
- (Çevre,Meteoroloji) dry spell
- kurak dönem
- dry spelt
- kısa dönem asker
- short term serviceman
- kısa dönem karı
- short term profit
- mali dönem
- (Ticaret) financial period
- mali dönem
- accounting period
- nemli dönem
- (Meteoroloji) wet spell
- neojen dönem
- (Coğrafya) neogene period
- oedipal dönem
- (Pisikoloji, Ruhbilim) oedipal period
- on yıllık dönem
- decennium
- onuncu yıllık dönem
- decennial
- ortalama dönem
- (Hukuk) average of period
- paleojen dönem
- (Coğrafya) paleogene period
- paleolitik dönem
- paleolithic
- paleolitik dönem
- Palaeolithic [Brit.]
- paleozoik dönem
- paleozoic
- paleozoik dönem
- Palaeozoic [Brit.]
- paleozoik dönem
- Paleozoic era
- parlak dönem
- flowering
- prodromal dönem
- prodromal period
- prodromal dönem
- prodromal stage
- savaş arası dönem
- (Askeri) inter-war period
- savaş öncesi dönem
- (Ticaret) prewar era
- sessiz dönem
- silent period
- son dönem
- recent epoch
- son dönem
- (Hukuk) final stage
- sonraki dönem
- afteryears
- soğuk savaş sonrası dönem
- (Hukuk) post-Cold War era
- sömürgeci dönem
- colonial period
- sıkıntılı dönem
- downswing
- sıkıntılı dönem
- downturn
- tarihi dönem
- historic period
- tortul dönem
- (Coğrafya) sedimentary cycle
- triyasik dönem
- trias
- triyasik dönem
- Triassic
- uzun dönem büyüme
- (Ticaret) long-term growtb
- yazı öncesi dönem
- (Dilbilim) preliteracy
- yağmurlu dönem
- (Meteoroloji) rain spell
- yağışlı dönem
- (Meteoroloji) pluvial
- yeni bir dönem başlatan
- epoch making
- yortu sonrası sekiz günlük dönem
- octave
- yumurtalı dönem
- (Denizbilim) egg-bearing season
- yöneticisiz dönem
- interregna
- yöneticisiz dönem
- interregnal
- yöneticisiz dönem
- interregnum
- yöneticisiz dönem
- interreign
- zor dönem
- (deyim) a bed of thorns
- zor dönem
- a rough time
- zor dönem
- (deyim) a bed of nails
- çok kısa dönem
- (Ticaret) momentary run
- çok kısa dönem
- (Ticaret) immediate run
- ödemesiz dönem
- (Ticaret) pay pause
- ödemesiz dönem
- (Hukuk) grace period
- örnek dönem
- representative period
- üç aylık dönem
- trimester
- üçüncü dönem
- (Tıp) tertiary syphilis
- ıslak dönem
- wet period