dönüşler

listen to the pronunciation of dönüşler
التركية - الإنجليزية
(Askeri) facing
Present participle of face
{n} an ornamental covering in front
operation A surfacing operation in which material is removed in one cut or several axial cuts of equal depth according to a pre-defined machining strategy Boundaries of the planar area to be machined are soft
the visible portion of a crown; may be acrylic, composite or porcelain
Covering of contrasting material to decorate or protect a building; a finished wall surface
After the coordinates in the location information at AW window's title bar, showing the point of compass where one's avatar is looking at
A unit's facing determines a unit's front, flank and rear To change facing is to change the front of the unit and may diminish its remaining movement
a lining applied to the edge of a garment for ornamentation or strengthening
Material used to cover a vertical surfaces
Material hooped or placed on top of fabrics that have a definable nap or surface texture, such as corduroy and terry cloth, prior to embroidery The facing compacts the wale or nap and holds the stitches above it
The most external portion of exterior siding
A coating of a different material, masonry or brick, for architectural or protection purposes, e g stonework facing, brickwork facing (concrete dam) or an impervious coating on the upstream slope of a dam
providing something with a surface of a different material
the act of confronting bravely; "he hated facing the facts"; "he excelled in the face of danger"
The finishing of any face of a wall with material different from that of which it is chiefly composed, or the coating or material so used
a protective covering that protects the outside of a building
A piece of fabric that is sewn to the collar, front opening, cuffs, or arms eye of a garment to create a finished look
to strengthen it or to protect or adorn the exposed surface
{s} pertaining to coating, covering (ornamental or protective); positioning to face something
Mix Materials used for the portion of Cast Stone which is exposed to view after installed
dönüş
rotation
dönüş
comeback

The player made a splendid comeback. - Oyuncu muhteşem bir dönüş yaptı.

dönüş
turn

This catterpillar will turn into a beautiful butterfly. - Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.

Modern science has turned many impossibilities into possibilities. - Modern bilim birçok olanaksızlıkları olanaklı hale dönüştürmüştür.

dönüş
return

It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip. - Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.

The dog waited day after day for its master's return. - Köpek her gün sahibinin dönüşünü bekledi.

dönüş
{i} spin
dönüş
{i} swing
dön
{f} turn

The leaves of the trees turn yellow in fall. - Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

dön
(Bilgisayar) transform

The caterpillar transformed into a beautiful butterfly. - Tırtıl güzel bir kelebeğe dönüştü.

In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations. - İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.

dön
wheel

The world's first Ferris wheel was built in Chicago. It was named after its contructor, George Washington Gale Ferris, Jr. - Dünyanın ilk dönme dolabı Şikago'da yapıldı. Ona yapımcısının adı verildi, George Washington Gale Ferris, Jr.

What I like best is going on Ferris wheels. - Dönme dolaba binmek benim en sevdiğim şeydir.

dönüş
(Bilgisayar) escape
dönüş
(Bilgisayar) returning

There is no returning to our younger days. - Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.

There is no returning on the road of life. - Yaşam yolunda dönüş yoktur.

dönüş
(Askeri) traverse
dönüş
curve
dönüş
(Dilbilim) reflex

The lesson on reflexive verbs is always difficult for the students. - Dönüşlü fiiller dersi öğrenciler için her zaman zordur.

dön
{f} veering

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
back down

Tom will never back down. - Tom asla sözünden dönmeyecek.

Tom refused to back down. - Tom sözünden dönmeyi reddetti.

dön
{f} twirl
dön
veer

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
{f} rotating

The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas. - Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.

At the equator, the Earth is rotating at a speed of about about 2200 kilometers per hour. - Ekvatorda, Dünya yaklaşık saatte 2200 kilometre hızla dönüyor.

dön
return to

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor. - Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.

dönüş
regress
dönüş
gyre
dönüş
gyration
dönüş
convert into
dönüş
cycle
dönüş
{i} rotating
Dönüş
agerayis
dön
revert
dönüş
by turn
dön
sheer
dön
return

After a long absence, he returned home. - Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.

He returned home from Europe in 1941, when the war broke out. - O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.

dönüş
rev

Layla's love turned to revenge. - Leyla'nın sevgisi intikama dönüştü.

dönüş
turning

Nicolas Flamel dreamed of turning lead into gold. - Nicolas Flamel kurşunu altına dönüştürmeyi hayal etti.

Now there is no turning back. - Şimdi geriye dönüş yok.

dönüş
turning, rotation, turn; return, comeback
dönüş
regression
dönüş
return journey
dönüş
way back

I'm on my way back home. - Ben eve dönüş için yolumdayım.

Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near. - İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.

dönüş
facing
dönüş
descent
dönüş
sports pivoting turn
dönüş
turning, rotation, revolution
dönüş
turnabout
dönüş
swerve
dönüş
twirl
التركية - التركية

تعريف dönüşler في التركية التركية القاموس.

Dönüş
avdet
Dönüş
(Osmanlı Dönemi) MAAD
dönüş
Dönme işi veya biçimi: "Artık serbestim, koynumda terhis kâğıdımla dönüş yolundayım."- R. N. Güntekin
dönüş
Dönme işi veya biçimi
dönüş
Oyuncunun bir ayağını yerden kesmeden yaptığı dönme hareketi
dönüşler
المفضلات