döktürme

listen to the pronunciation of döktürme
التركية - الإنجليزية

تعريف döktürme في التركية الإنجليزية القاموس.

döktürmek
pull off
dök
{f} shed

He shed innocent blood just for kicks. - Sadece heyecan olsun diye masum kanı döktü.

She shed tears while listening to the story. - Hikayeyi dinlerken gözyaşı döktü.

dök
{f} spilt
dök
{f} spill

Tom admitted to spilling the red wine. - Tom kırmızı şarabı döktüğünü kabul etti.

Tom almost spilled his coffee. - Tom neredeyse kahvesini döküyordu.

dök
slop
dök
{f} spilled

I spilled egg on the floor. - Yumurtayı yere döktüm.

I spilled some fruit juice on my new shirt. - Yeni gömleğime biraz meyve suyu döktüm.

dök
dump

Tom dumped the contents of his briefcase out on the table. - Tom evrak çantasının içindekileri masaya döktü.

It wasn't Tom who dumped garbage in your front yard. - Ön bahçenize çöp döken kişi Tom değildi.

döktürmek
to have (sth) poured; to have (sth) thrown away; to write/speak/dance, etc. well and easily
döktürmek
to have (something) poured
döktürmek
to have (something) poured into a mold or cast
döktürmek
to have (something) thrown away
döktürmek
slang to do a swell job (of writing, dancing, speaking)
yaprak döktürme
defoliation
التركية - التركية
Döktürmek işi
döktürmek
Kolaylıkla ve güzel söylemek, yazmak veya oynamak
döktürmek
Dökme işini yaptırmak
döktürmek
Kolaylıkla ve güzel söylemek, yazmak veya oynamak: "Walter Scott da bir tek çizik olmadan dört yüz, beş yüz sayfa döktürürmüş."- S. Birsel
döktürme
المفضلات