döken

listen to the pronunciation of döken
التركية - الإنجليزية
shedder
Agent noun of shed; one who sheds
{n} one who sheds, one who spills
an attacker who sheds or spills blood; "a great hunter and spiller of blood
One who, or that which, sheds; as, a shedder of blood; a shedder of tears
an attacker who sheds or spills blood; "a great hunter and spiller of blood"
{i} one who molts, one who casts off (skin, hair, fur, etc.)
A crab in the act of casting its shell, or immediately afterwards while still soft; applied especially to the edible crabs, which are most prized while in this state
yumurta döken
(Denizbilim) egg-layer
dök
{f} shed

You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard. - Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.

He shed innocent blood just for kicks. - Sadece heyecan olsun diye masum kanı döktü.

dök
{f} spilt
dök
{f} spill

Tom almost spilled his coffee. - Tom neredeyse kahvesini döküyordu.

I spilled coffee on your tablecloth. - Ben senin masa örtüne kahve döktüm.

dök
slop
dök
{f} spilled

I spilled egg on the floor. - Yumurtayı yere döktüm.

I spilled some fruit juice on my new shirt. - Yeni gömleğime biraz meyve suyu döktüm.

dök
dump

It wasn't Tom who dumped garbage in your front yard. - Ön bahçenize çöp döken kişi Tom değildi.

Tom dumped the contents of his briefcase out on the table. - Tom evrak çantasının içindekileri masaya döktü.

dil döken
glib
kışın yapraklarını döken
(Tabiat Doğa) de: laubabwerfend deciduous
sahte dil döken
oleaginous
saçları döken hastalıklar
psilosis
yaprak döken
deciduous
yaprakları döken ilaç
defoliant
yaprakları döken zehir
defoliant
yumurta döken
spawning
döken
المفضلات