Ben sadece ağır bir hastalık atlattım.
- I just got over a severe illness.
Tom'un şiddetli bir baş ağrısı var.
- Tom has a severe headache.
Şu anda çok şiddetli bir deprem her an olabilir.
- We may have a very severe earthquake any moment now.
Sert hava insanları korkutur.
- Severe weather frightens people.
Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.
- He severely criticized the mayor.