Bu, Malezya'dan ithal edilmiş bir ham maddedir.
- This is a crude material imported from Malaysia.
Gemiye ham petrol yüklüyorlar.
- They're loading crude oil onto the ship.
Mike kütüklerden basit bir masa yaptı.
- Mike made a crude table out of logs.
Tom Mary'nin giyinme tarzı hakkında basit bir şey söyledi.
- Tom said something crude about the way Mary was dressed.
Onun kaba davranışı tarafından rencide edildim.
- I was offended by her crude manners.
Babamın varlığında kaba şakalar yapma.
- Don't tell crude jokes in the presence of my father.
Onun yanıtı nezaketsizdi.
- His answer was crude.
Onun nezaketsiz şakaları Jane'i kızdırdı.
- His crude jokes made Jane angry.
Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
- This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
Ham petrol fiyatı düşüyor.
- The price of crude oil is sinking.
Gemiye ham petrol yüklüyorlar.
- They're loading crude oil onto the ship.
Ham petrol bu fabrikada arıtılır.
- Crude oil is refined at this plant.
a crude shelter.
a crude truth.
crude oil.
a crude remark.
crude data.
... You have a crude cutting edge. ...
... rather crude tool. ...