Müzik konusunda o, en ünlü eleştirmenlerden biridir.
- With regards to music, he is one of the most famous critics.
Tom'un bir sürü eleştirmenleri vardı.
- Tom had many critics.
Eleştiriler krizi çözmez.
- Critics do not solve the crisis.
Bu makalenin yazarı, ünlü bir eleştirmendir.
- The author of this article is a famous critic.
O yazardan ziyade eleştirmendir.
- He is a critic rather than a novelist.
Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
- The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
Kritik anlarda en güçlülerin bile zayıflara ihtiyacı vardır.
- In critical moments even the very powerful have need of the weakest.
Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir.
- This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower.
Tom'un bir sürü muhalifleri vardı.
- Tom had many critics.
Bu kadar eleştirici olmayın.
- Don't be so critical.
... or critics to dictate my beauty. ...