created; composed; begotten

listen to the pronunciation of created; composed; begotten
الإنجليزية - التركية

تعريف created; composed; begotten في الإنجليزية التركية القاموس.

create
{f} meydana getirmek
create
{f} yaratmak

Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım. - I have to create a new website.

Bir kadın iyi bir koca yaratmak için bir dahi olmalı. - A woman must be a genius to create a good husband.

create
peyda etmek
create
(Osmanlıca) ihdas
create
ortaya çıkarmak
create
(Bilgisayar) yaratma

İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar. - Human beings are created to create things.

Onlar sentetik yaşam formu yaratmak istiyor. - They want to create a synthetic life form.

create
(Havacılık) e yol açmak
create
meydana koymak
create
var etmek
create
türetmek
create
-e yol açmak
create
{f} yapmak

Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız. - We'll also have to create a separate smoking section, won't we?

Başka bir deyişle, biz zaman yaratırız, biz zaman yapıcılarıyız ve biz zamanı istediğimizi yapmak için yaratırız. - In other words, we create time, we are time-makers, and we create it in order to do whatever we want to.

create
{f} atamak
create
tayin etınek
create
mızmızlan/ata/yarat
create
{f} neden olmak
create
tertip etmek
create
{f} yetki vermek
الإنجليزية - الإنجليزية
create
created; composed; begotten
المفضلات