Kendi sorunlarınızla yüzleşecek kadar büyümüşsünüzdür.
- You're grown up enough to face your own problems.
Tom evin etrafında büyümüş olan pek çok yabani otları görebiliyor.
- Tom can see the many weeds that had grown up around the house.
Çocuk bir yetişkine benziyordu.
- The boy looked like a grown-up.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Tom yıllardır buğday yetiştirdi.
- Tom has grown wheat for many years.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
What one was a farm was grown with trees.