Tom'un bütün istediği Mary'nin ukelede bir çift melodi çalmasıydı.
- All Tom wanted was for Mary to play a couple of tunes on her ukulele.
Tom'un bir çift dövmesi var, değil mi?
- Tom has a couple of tattoos, doesn't he?
Gittikçe daha fazla çift balayı gezilerine yurt dışına gitmektedir.
- More and more couples go on honeymoon trips abroad.
Genç çift, eğlenmek için Kyoto'ya gitti.
- The young couple went to Kyoto for fun.
Tom'un Boston'da birkaç arkadaşı var.
- Tom has a couple of friends in Boston.
Kurosawa'nın filmlerinden birkaçını izledim.
- I've seen a couple of Kurosawa's films.
Eş cinsel çiftler evlenebilmeli.
- Same-sex couples should be able to get married.
Genç çifte bir hastabakıcı tarafından eşlik edildi.
- The young couple was accompanied by a chaperone.
İki bardak şarabımız vardı.
- We had a couple glasses of wine.
Ona iki mesaj bıraktım.
- I left him a couple messages.
İki dakika içinde görüşürüz.
- See you in a couple of minutes.
O benden yalnızca iki yaş büyük.
- He's only a couple of years older than me.
Sami yazıyı iki arkadaşla paylaştı.
- Sami shared the post with a couple of friends.
She had the brilliant inventor and craftsman Daedalus construct her an artificial cow, in which she hid and induced the bull to couple with her.
When we got on board again after a couple of hours on shore ….
A parson who couples all our beggars.
I've coupled our system to theirs.
... And I always want to keep a couple of aces up my sleeves. ...
... Let me start out by making a couple of observations. ...