correct or accurate, as in: careful writers strive to use the right word

listen to the pronunciation of correct or accurate, as in: careful writers strive to use the right word
الإنجليزية - التركية

تعريف correct or accurate, as in: careful writers strive to use the right word في الإنجليزية التركية القاموس.

word-self">right
hak

Sanırım sen haklısın. - I think you're right.

Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır. - Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.

word-self">right
{s} haklı

Kuzey Amerika'da işler, Her zaman müşteri haklıdır. prensibi ile yapılır. - In North America, business operates on the customer is always right principle.

Her zaman haklı olduğun konusunda ısrar ediyorsun. - You always insist that you are in the right.

word-self">right
doğrudan doğruya

Bir bisiklet yolu doğrudan doğruya evimin önünden geçer. - A bike path goes right past my house.

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

word-self">right
dürüstlük
word-self">right
yanlış olmama
word-self">right
iyi

Bay Ford şimdi iyidir. - Mr Ford is all right now.

Birbirimizi sevdiğimiz sürece, biz iyi olacağız. - As long as we love each other, we'll be all right.

word-self">right
yetki

Tamam, şimdi yetki bende. - All right, I'm in charge now.

word-self">right
sağ taraf

Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar. - In America cars drive on the right side of the road.

Sağ tarafınıza yatın. - Lie on your right side.

word-self">right
tutucu
word-self">right
düz

Neşelen! Her şey yakında düzene girecek. - Cheer up! Everything will soon be all right.

Bu hataları düzeltmelisin. - You must put these mistakes right.

word-self">right
pek

Pekala. Şimdi gidiyorum. - All right. I'm leaving.

Bu pek doğru görünmüyor. - That doesn't seem right.

word-self">right
doğruca

Bir otelde oda kiraladım ve doğruca yatmaya gittim. - I checked into a hotel and went right to sleep.

Tom doğruca Mary'nin tuzağına yürüdü. - Tom walked right into Mary's trap.

word-self">right
{f} doğrultmak
word-self">right
{s} dik açılı

Bu iki çizgi dik açılıdır. - These two lines are at right angles.

word-self">right
çok

Tom, şimdi o sorunu çözemeyecek kadar çok yorgun görünüyor. - Tom appears to be too tired to tackle that problem right now.

Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var. - You may be right, but we have a slightly different opinion.

word-self">right
sağa

Sana sağa dönmeni emrediyorum - I order you to turn right.

Anahtarı sağa doğru dönder. - Turn the key to the right.

word-self">right
{s} en uygun

Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu. - The house looked good; moreover, the price was right.

word-self">right
tam olarak

Şu anda tam olarak açık değiliz. - We're not exactly open right now.

Tom tam olarak haklı. - Tom is exactly right.

word-self">right
(fiil) düzeltmek, doğrultmak, dik konuma getirmek, haklı çıkarmak, telâfi etmek, derleyip toplamak, çeki düzen vermek, itibarını iade etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
right
correct or accurate, as in: careful writers strive to use the right word

    الواصلة

    cor·rect or accurate, as in: care·ful writers strive to use the right word

    النطق

المفضلات