Tom ve Mary minyatür golf oynadılar.
- Tom and Mary played miniature golf.
Bir kedi; fareleri seven, köpeklerden nefret eden ve insanlara tahammül eden minyatür bir aslandır.
- A cat is a miniature lion that loves mice, hates dogs and tolerates humans.
Onun oyuncağı onun küçük kızkardeşi tarafından kırıldı.
- Her toy was broken by her little sister.
Erkek kardeşim bana küçük bir oyuncak satın aldı.
- My brother bought me a small toy.