Lütfen sınıfta koşmayın.
- Please don't run in the classroom.
O her sabah koşmaya gider.
- She goes running every morning.
Hep birden koşmaya başladılar.
- They began to run all at once.
Sigarayı bıraktı ve koşmaya başladı.
- He stopped smoking and started running.
Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.
- Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.
Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymaktan vazgeçti.
- Tom gave up running for class president.
Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymak istiyor.
- Tom wants to run for class president.
10 millik bir yarışı koşmak için yeterince güçlüydü.
- She was strong enough to run a 10-mile race.
Belediye başkanlığı için yarışan adaylardan biridir.
- He is one of the candidates running for mayor.
I was no more than a boy / In the company of strangers / In the quiet of the railway station / Running scared.