Bu yer yüzmek için elverişli.
- The place is convenient for swimming.
Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.
- He stressed the convenient aspects of city life.
Eğer uygunsa, lütfen bu gece buraya gel.
- If it's convenient, please come here tonight.
Onun hakkında konuşmak için uygun bir zaman değil, değil mi?
- It's not a convenient time to speak about that, is it?
Bu kelime-işlemci çok kullanışlıdır.
- This word-processor is very convenient.
Gözlükler benim için kontakt lenslerden daha kullanışlıdır.
- Glasses are more convenient for me than contact lenses.
İstasyona çok yakın yaşamak elverişlidir.
- It's convenient living so close to the station.
Tren istasyonuna çok yakın yaşamak uygundur.
- It's convenient to live so close to the train station.
... Or wouldn't it be more convenient to just ask Google? ...