Babamın bana verdiği bu saatten memnunum.
- I am pleased with this watch my father gave me.
Bu ayakkabılardan memnunum.
- I'm pleased with these shoes.
Prenses bakır kale'den çıktı ve Kraliçe oldu; ve bu onu çok memnun etti.
- The Princess came out of the copper castle, and became Queen; and that pleased her very much.
Oyun izleyiciyi memnun etti.
- The play pleased the audience.
Tom çok keyifli olacak.
- Tom will be so pleased.
Tom keyifli görünmüyordu.
- Tom didn't look pleased.
Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
- I'm glad you're pleased.
Ben senin hoşnut olacağını düşündüm.
- I thought you'd be pleased.