O şimdi doktorla konsültasyon yapıyor.
- She's in consultation with the doctor right now.
Konsolosluk Tom için tıbbi ulaşımı düzenlemeye yardımcı oldu.
- The consulate helped arrange medical transport for Tom.
Belçikalı konsolosu bizi ülkesinin büyükelçiliğine yakın bir restoranda çaya davet etti.
- The Belgian consul invited us to tea in a restaurant close to his country's embassy.