Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.
- Tom had no choice except to accept the consequences.
Bunun umulmadık sonuçları olabilir.
- This could have unintended consequences.
Sonuçların oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.
- I think the consequences are fairly significant.
Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
- It is important to emphasize that the consequences are not the same.
Bunun umulmadık sonuçları olabilir.
- This could have unintended consequences.
Hata yapan sonuçlarına katlanır.
- He who makes the mistake bears the consequences.
I'm warning you. If you don't get me the report on time, there will be consequences.
... on top of mobiles are a consequence of enabling ...