conj. at the moment that, if ever

listen to the pronunciation of conj. at the moment that, if ever
الإنجليزية - التركية

تعريف conj. at the moment that, if ever في الإنجليزية التركية القاموس.

once
bir kere

Bir keresinde bir panda gördüm. - I have seen a panda once.

Bir kerede iki yerde olamazsın. - You can't be two places at once.

once
birdenbire

Birdenbire, tiz bir çığlık duydum. - All at once, I heard a shrill cry.

Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü. - Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.

once
bir defa

Bu işlerin hepsini bir defada yapmaya çalışma. - Don't try to do all these things at once.

Senin bir defa televizyona çıktığını hatırlıyorum. - I remember you appeared on television once.

once
onceki
once
bir zamanların
once
var olan
once
bir sefere mahsus
at the moment
şimdilik
once
bir zamanlar

Bütün bu dünyevi bilgelik bir zamanlar herhangi bir bilge adamın sevimsiz sapıklığıydı. - All this worldly wisdom was once the unamiable heresy of some wise man.

Onu bir zamanlar trende gördüm. - I have seen him once on the train.

once
-diği zaman
at the moment
şimdi

Sen şimdi nerede oturuyorsun? - Where are you sitting at the moment?

Sen şimdi nerede oturuyorsun? - Where do you live at the moment?

at the moment
su anda
at the moment
su an
once
herhangi bir zamanda
once
bir zamanlar, eskiden. bağ
once
(isim) bir kere
once
baglaç
once
bir vakitler
once
conj. hemen
once
eskiden

Sana eskiden hiç söz etmedim. - I never mentioned you once.

once
olur olmaz

Sarhoş olur olmaz terbiyesini takınmaz. - He doesn't behave himself once he's drunk.

Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler. - People rarely come to see you once you are retired.

once
bir kez, bir defa
once
bir -se ..., bir -di mi ...: Once he's started you can't get him to stop. Bir
الإنجليزية - الإنجليزية
once
at the moment
At this moment; right now
at the moment
now, at this time, at this point
conj. at the moment that, if ever
المفضلات