Tom ve Mary itirafları imzalamamalıydı.
- Tom and Mary shouldn't have signed confessions.
Sami gerçek bir günah çıkarma yaptı.
- Sami made a true confession.
Aşık olduktan sonra en büyük sevinç birinin aşkını itiraf etmektir.
- The greatest joy after being in love is confessing one's love.
Tom polise itiraf etmekten başka bir seçeneği olmadığını hissetti.
- Tom felt he had no other choice than to confess to police.
Bir itiraf imzalamamalıydın.
- You shouldn't have signed a confession.
Tom bir itiraf imzaladı.
- Tom signed a confession.
Yalan söylemek zorunda kaldığını itiraf etti.
- He confessed he had to lie.
Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.
- Tom confessed to murdering Mary.
İtiraf etmeyi başardı.
- He did not fail to confess.
Without the real murderer's confession, an innocent person will go to jail.
Hauing diſpleaſ'd my Father, to Lawrence Cell, / To make confeſſion, and to be abſolu'd.