Hangi sonuçlara vardılar?
- What conclusions did they come to?
Bir çalışma ile ulaşılan sonuç ayaklarının pis koktuğunu düşünen insanların kötü kokan ayakları vardır; ayaklarının kötü kokmadığını düşünen insanların yoktur.
- The conclusion reached by a study is People who think their feet are smelly, have smelly feet; people who think they aren't, don't.
Aynı neticeye vardım.
- I've come to the same conclusion.
Tom ve Bill birbirlerinden bağımsız olarak karara vardılar.
- Tom and Bill arrived at the conclusion independently of each other.
O, benim değil senin kararın.
- That's your conclusion, not mine.
Seni bu sonuca götüren nedir?
- What led you to this conclusion?
Bir çalışma ile ulaşılan sonuç ayaklarının pis koktuğunu düşünen insanların kötü kokan ayakları vardır; ayaklarının kötü kokmadığını düşünen insanların yoktur.
- The conclusion reached by a study is People who think their feet are smelly, have smelly feet; people who think they aren't, don't.
Onun kanıları kanıtlanmamış varsayımlara dayanıyor.
- His conclusions are based on unproven assumptions.
Anlamadan yargıda bulunuyorsun.
- You're jumping to conclusions.
Anlamadan yargıda bulunmak istemiyorum.
- I don't want to jump to conclusions.
Anlamadan hüküm vermemeliyiz.
- We shouldn't jump to conclusions.
Üzgünüm anlamadan hüküm verdim.
- I'm sorry I jumped to conclusions.
Sonuçlara atlamamalısın.
- You must not jump to conclusions.
Yanlış fikirlerin yanlış sonuçlara götürdüğünü unutma.
- Don't forget that wrong conceptions lead to wrong conclusions.
With fresh material, taxonomic conclusions are leavened by recognition that the material examined reflects the site it occupied; a herbarium packet gives one only a small fraction of the data desirable for sound conclusions. Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get.
... to the conclusion that within the fields of civil liberties and technology and policy, ...
... coming to roughly the same conclusion. ...